Prof.Dr. CEYLAN GAZİ UÇKUN ‘un kaleminden;

Gün geçmiyor ki ya bir hastanenin acil servisinde, polikliniğinde, muayene bekleme sırasında yada bir Aile Sağlık Merkezin’ de (A.S.M. eski adıyla Sağlık Ocağı) hasta veya hasta yakınları tarafından şiddete uğrayan, dövülen, burnu , kolu , kafası kırılan doktor , hemşire , sağlık çalışanı haberi gelmesin Artık sıradan olaylar haline aldı ve insanlar haberleri , görüntüleri izleyip iki saat sonra maalesef unutur hale geldi.

Etkili, yetkili ve ilgili kişiler olayın ardından bir açıklama yapıyor, meslektaşları protesto ediyor, bu son olsun, gerekli önlemler alınsın falan filan sonra her şey eskisi gibi olmaya devam ediyor. Yine şiddet, yaralanma hatta ölümle sonuçlanan olaylar süregidiyor.

Başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanları uzun eğitim süreçlerinden geçerek mesleğe başlıyor. Hem uzun süren eğitim süresi hem de maliyetli yani pahalı bir süreç. Ayrıca bu meslekler dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin geçerli mesleklerdir, ki zaten son zamanlarda gidende çok. Şiddetle ilgili bu haber ve görüntüler aynı zamanda ülkemizi, milletimizi gelişmiş ülkelerin nezdinde de itibarsızlaştırıyor ve vahşi bir toplum algısının oluşmasına neden oluyor.

Sağlıkçılara karşı şiddetin önüne geçmek zor bir şey mi? Örneğin sporda şiddet yasası gibi bir yasa çıkartırsınız ağır yaptırımlar getirirsiniz caydırıcı olur. Ayrıca hastaneler de olduğu gibi Aile Sağlık Merkezlerinde de caydırıcı önlem olarak Özel Güvenlik Görevlisi istihdam edebilirsiniz. Atla deve değil.

Türkiye genelinde yaklaşık 8.200 Aile Sağlığı Merkezi (A.S.M.) var, hatta bunların bazıları ayrı Aile Sağlığı Merkezi (A.S.M ) olmasına rağmen tek bina içerisinde konuşlu ,hadi biz yine 8.200 rakamını esas alalım. Aile Sağlığı Merkezi çalışma süresi mesai saatleri ile sınırlı yani24 saat çalışan, açık olan yerler değil. Dolayısıyla çok sayıda Özel Güvenlik Görevlisine ihtiyaç yoktur. Her Aile Sağlığı Merkezi için iki Özel Güvenlik Görevlisi istihdam edilirse yeterli olur. Sağlık Bakanlığı 17.000 Özel Güvenlik Görevlisi istihdam ettiğinde veya bu hizmeti Özel Güvenlik Firmalarından (İl Sağlık Müdürlükleri ) aracılığı ile yerelden hizmet satın alarak da yaptığında bir caydırıcılık, olaya müdahale ve çalışan sağlık personelinde ortaya çıkan şiddete maruz kalma kaygısının önüne geçmiş olunacaktır. Sağlık Bakanlığı zaten şehir hastaneleri, devlet hastaneleri gibi kendisine bağlı büyük sağlık kuruluşları için hizmet satın alma yöntemiyle özel güvenlik hizmeti satın alıyor. Yapılacak iş sadece hangi il için işlem yapılacaksa o ildeki Aile Sağlık Merkezlerini’de hesaba katmaktır. Özel Güvenlik Görevlisi istihdam etmenin maliyeti şiddet olaylarının ortaya çıkardığı maliyetten daha düşük olacaktır.

Geçtiğimiz günlerde Kocaeli’ nin Körfez ilçesinde bir Aile Sağlığı Merkezinde üç doktor şiddete uğradı, burunları, kaburgaları kırıldı. Bunun üzerine Aile Hekimleri beş gün iş bırakma kararı aldı. Evet şimdi buradan sağlık hizmeti alacak vatandaşlara olan maliyeti hesaplayın. Tabi ki hesaplanamaz.

Keşke toplumumuz birbirlerine saygılı, kişilik haklarını gözeten, kurallara uyan, toplumsal yaşamın getirdiği ve gerektiği gibi yaşamayı bilen bireylerden oluşsada hiç böyle güvenlik tedbirlerine ihtiyaç olmasa . Ne yazık ki öyle bir toplum olmak için daha çok yolumuz var. Büyüklerini sayan, küçüklerini koruyan seven, trafikte hakkına riayet eden, sıra beklerken uyanıklık yapmayan, rabbena hep bana demeyen bireyler çoğalsa belkide her şey daha güzel olur! Kimbilir!

Sonuç olarak acilen bu soruna çözüm bulunmalı, önce yasal düzenleme sonra güvenlik tedbirleri alınmalı. Çözüm kolay ve basit. Maliyeti bir doktorun onurunun kırılmasından, mesleğine ve insanına olan sevgisinin yok olmasından daha düşük.