ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNDE BAYAN SORUNU VE GELİŞİMİ

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde belirttiği gibi güvenlik ihtiyacı insanların fizyolojik ihtiyaçlarından sonra gelmektedir. Bu sebeple insanlar varoluşundan bu güne kadar güvenlik ihtiyaçlarını sağlamak için birçok farklı argüman kullanmışlardır.

    İnsanların kendi güvenliklerini ve mallarını koruma kaygısı nedeniyle daha fazla güvenlik tedbirlerine ihtiyaç duymaları, hâlihazır da devlet tarafından sağlanan güvenlik hizmetlerinde meydana gelen eksiklikler sebebiyle ortaya çıkan özel güvenlik ihtiyacı zaman içerinde bir meslek haline gelmiştir. Kadın ve erkek arasında biyolojik olarak belirlenen farklılıklar olağanüstü şiddet durumlarında kadınların müdahale edebilme olasılığını düşürdüğünden Türkiye’de özel güvenlik hizmetlerinin büyük bir kısmı Erkek özel güvenlik görevlileri tarafından yerine getirilmektedir. Buna bağlı olarak Türkiye’de Bayan Özel Güvenlik Görevlilerinin istihdamı çok azdır.

Türkiye’nin genelinde kadınlar,  işgücü piyasasına sınırlı katılım olanağını bulmakta, işgücü piyasasına katılan kadın için erkeklerden farklı olarak ev işleri, çocuk bakımı gibi – karşılıksız emek kullanımları- işler, kadının sorumluluğunda olmaya her zaman devam etmektedir.

Kadınlar, doğurduğu ve bakıp büyüttüğü çocuklarla -üretimin gelecek kuşak üreticilerini yetiştirip ekonomi için yeni işgücünü karşılıksız yetiştirdikleri için her zaman farklı bir değer ve önem arz ettikleri için de sadece özel güvenlik değil iş gücü piyasasının tamamında az görülmektedir.

 Kadınların işgücü piyasasına katılımı ve konumunda sosyo demografik faktörler incelendiğinde iş gücü piyasası toplumsal cinsiyeti temel alan bir yaklaşımla içermektedir.

Feminist kuramlarda, toplumsal cinsiyet farklılığının kapitalizmin işleyişinde merkezi bir konuma sahip olduğunu belirtmekte olup buna bağlı olarak kadınların işgücü piyasasında az olduğunu emek fazla-ücret az bir sistemde çalıştığını açıkça belirtmektedir.

Kadınların İşgücü Piyasasındaki Konumlarını Etkileyen Faktörler

Sosyo- Demografik Faktörler

Eğitim

Kadınların işgücü piyasasına katılımında eğitim, önemli bir faktördür. Eğitimi beşeri sermaye yatırımı olarak değerlendirdiğimizde hem eğitimli insanlar hem de tüm toplum bu durumdan doğrudan etkilenmektedir. Fakat son yıllarda eğitim seviyesi yüksek olanlara oranla lise mezunları veya okuryazar olanların istihdamı daha yüksektir. İş-KUR verileri de bunu desteklemektedir.

  • Eğitim düzeyindeki artış, erkekler ile karşılaştırıldığında kadınları, daha çok işgücü piyasasına istihdamı gerekirken daha az istihdam görülmektedir.
  • Yaş, kadınların işgücü piyasasındaki konumlarını belirleyen önemli faktörlerden birisidir.
  • Tüm yaş gruplarında, kadınların işgücü piyasasına katılım oranları, erkeklerin işgücü piyasasına katılım oranlarından düşüktür.

Medeni Durum ve Çocukların Varlığı

  • Kadınların medeni durumları ile işgücü piyasasına ve istihdama katılımları arasında sıkı bir ilişki vardır. Çocuk sahibi olmak, kadınların işgücü piyasasındaki istihdam şeklini de etkilemektedir.
  • Kadınların evde yaptıkları işlerin bir uzantısı olarak görülen işlerde, düşük statülü, düşük ücretli olarak istihdam edilmeleri, kadınların işgücü piyasasında yatay ayrımcılığa uğramasına yol açmaktadır.  Aynı Zamanda kadınlar işgücü piyasasında erkeklerle aynı mesleklerde ve işlerde çalışsalar bile, ilerleme şansı sınırlı, düşük ücretli alt kademelerde, erkeklerin ise üst kademelerde yoğunlaşmaları ile gerçekleşen dikey ayrımcılığa da maruz kalmaktadır

Sonuç: Araştırma bulgularım göstermektedir ki kadınların işgücü piyasasına katılımında ve piyasadaki konumunda yaş, eğitim, medeni durum ve çocukların varlığı gibi demografik faktörlerin; toplumsal cinsiyet temelli işbölümü ve ataerkillikten kaynağını alan kültürel faktörlerin ve küreselleşme, yapısal uyum programları gibi ekonomik faktörlerin yoğun etkisi olmaktadır.

Bu faktörlerin etkileri ile kadınların işgücü piyasasına katılımı erkeklere göre sınırlı kalmaktadır. Kadınlar, piyasada ikincil konumda olmakta, belli mesleklerde yoğunlaşmakta, işte eğitim, ilerleme imkânı kısıtlı olmakta, düşük statülü, düşük ücretli, sosyal güvencesiz işlerde çalışmaktadır. Bütün bu faktörler kadınların hem işgücü piyasasına katılırken hem de katıldıktan sonra yaşadıkları sorunları derinleştirmekte ve kadınların işgücü piyasasında istihdamları düşük kalmaktadır. Kadınların işgücü piyasasına katılımlarını artırıcı, istihdamdaki kadınların durumlarını iyileştirici çözüm önerileri ve politikalar geliştirilmeli; bütüncül bir bakış açısıyla, bu faktörler göz önünde tutularak konuya yaklaşılmalıdır.