Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Advert
Advert

Genel Başkan Hakan Toy: Sağlık İşçilerinin Emeklerinin Hiçe Sayılmasını, Hastanelerde İşçi Memur Ayrımı Yapılmasını Kabul Edilemez

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi ve Diş Hekimliği Fakültesi’nde çalışan işçilerin üniversite yönetimi tarafından kamu çerçeve protokolü dışında bırakılmasına karşı basın açıklaması düzenledi.

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası,

GENEL BAŞKAN HAKAN TOY: SAĞLIK İŞÇİLERİNİN EMEKLERİNİN HİÇE SAYILMASINI, HASTANELERDE İŞÇİ MEMUR AYRIMI YAPILMASINI KABUL EDİLEMEZ

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy, Malatya’da yaptığı Basın açıklamasında “Pandemiye karşı mücadele eden sağlık işçilerinin emeklerinin hiçe sayılmasını, işçi memur ayrımı yapılmasını ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi ve Diş Hekimliği Fakültesi’nde işçilerin kamu çerçeve dışında tutulmasını kabul etmiyoruz. İşçinin alın terinin karşılığının verilmesini talep ediyoruz” dedi.

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi ve Diş Hekimliği Fakültesi’nde çalışan işçilerin üniversite yönetimi tarafından kamu çerçeve protokolü dışında bırakılmasına karşı basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasına Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy, Genel Sekreteri Doğan Alıç, Genel Başkan Yardımcıları Adem Sarıçoban, Osman Çavuş, Süleyman Turgut, Elazığ Şube Başkanı Fırat Kaya, TÜRK-İŞ Malatya Temsilcisi ve Malatya İl Başkanı Kenan Karateke’nin yanı sıra çok sayıda sendika üyesi katıldı.

Turgut Özal Tıp Merkezi’nde yapılan basın açıklamasını grup adına Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy, yaptı.

Covid’den hayatını kaybeden sağlık çalışanları için rahmet, hasta olanlara ise acil şifalar dileyen Genel Başkan Hakan Toy, “Pandemiye karşı mücadele eden sağlık işçilerinin emeklerinin hiçe sayılmasını, işçi memur ayrımı yapılmasını ve İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi ve Diş Hekimliği Fakültesi’nde işçilerin kamu çerçeve dışında tutulmasını kabul etmiyoruz. İşçinin alın terinin karşılığının verilmesini talep ediyoruz. Ağır pandemi koşullarında sağlık emekcilerimiz milletimize canla başla hizmet ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Bakanlık tarafından pandemi ödemesinde bile işçi-memur ayrımı hâla yapılmasına rağmen alın teri döken pandeminin kahramanları sağlık emekçilerimizi ve tüm emekçilerimizi saygı ile selamlıyorum.” diye konuştu.

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ YÖNETİMİNİN 20 YILDIR EMEĞE KARŞI OLUMSUZ BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMEMİŞ

Hakan Toy, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak taşeron köle sistemine karşı ilk mücadeleyi başlattıklarını, 2000 yılında Turgut Özal Tıp Merkezinde 600 işçiye sözleşme imzalayarak yeni haklar aldıklarını belirterek şunları söyledi:

“O dönemin idaresi işçilere haklarını ödemedi dava ile işçilerimize haklarını ödettirdik. İşçileri işten attılar işe iade ettirdik. 20 yıl geçti fakat burada İnönü Üniversitesi Yönetiminde emeğe karşı olumsuz bakış açısı maalesef değişmemiş. 2020 yılı Haziran aylarında idarenin her türlü işkolu engellerine karşı mücadele verdik. Yaklaşık 1 yıl İŞ-KUR’dan işe başlayan işçilerimizi sözleşmeden mahrum ettiler. İşçilerin hakkı üzerinizde kaldı. İşçinin teveccühü ile sözleşme çoğunluğumuzu sağladık. Maalesef oyunlar bitmedi kamuda ender görülen bir durum oldu. Hastane idaresi sözleşme sürecini uzatmak için çoğunluğumuza itiraz etti. Sadece bize değil rektörlük tarafındaki sözleşmeye de itiraz ettiler. İşçilerimize bakış açılarının değişmediğini ortaya koydular. İtiraz engelini de aştık ve sözleşme sürecini başlattık. Müzakere masasına oturduk. Yıllarca taşeron zulmü altında ezilen siz kardeşlerimiz için hak ettiğiniz hakları almak için masada mücadele ettik. İdare tarafından bazı mali maddelerde yüksek hakem kurulunun bile altında teklifler olmuştur. Tamamı sizin talepleriniz olan sözleşmemizin her mali maddelerinde paramız yok diye direnç gösterilerek, komik zam önerileri ile karşılaştık. Bu anlayış ile mücadele ettik.

Müzakere masasında idarecilere sağlık işçisinin emeğinin karşılığını verin dedik. Çalışanlar arasında işçi-memur ayrımı yapmayın dedik. Müzakerede sadece sağlıkçı grubuna yüzde yüze kadar zam, diğer tüm işçilere dalga geçer gibi yüzde üç zam teklif ettiler.

Bir gruba yüzde yüze kadar zam verin fakat diğer gruplara da en az yüzde yirmi zam verin dedik. Başhekim hazretleri öyleyse sağlıkçılara yüzde yüze kadar zam teklifimizi geri çekiyoruz. Herkese yüzde üç zam verebiliriz dedi.

– Sosyal yardım yok.

– Denge tazminatı yok.

– 5+5 ikramiye

– Yüzde 3-4 zam

– Sözleşme bitiminde haklar bitecek.

Sizlere bu reva görüleni kabul etmedik.

Biz sadece masada hakkınızı istedik ama hep ödeyemeyiz.

Ek yük biner, batarız dediler başka bir şey demediler.

Paranız yoksa borçlanın hiç bir kamu hastanesi borcundan dolayı kapanmamıştır.

“Yüce devletimiz illâki her dönem olduğu gibi borçlarınızı kapatacaktır” dedik. Ama dinlemediler. Unutmayın; hastanenizin mali krizinin sorumlusu asla sağlık işçilerimiz değildir. İşçinin emeğinden tasarruf edemezsiniz.

İşçilerini kamu çerçeveye dahil eden yürekli üniversite idarelerimizin kamu çerçeveden kaynaklı oluşan toplu iş sözleşme borçlarını TÜRK-İŞ Başkanımızın da çabaları ile şimdi hazine ve maliye bakanlığından ek bütçe göndererek kapatıyorlar.

Ah!! Başhekim hazretleri ah!! Bizi dinleseydiniz. Bu fedakâr işçileri kamu çerçeveye dâhil etseydiniz. Maliye Bakanlığı şimdi sizin de borçlarınızı kapatacaktı. Unutmayın ki; zulüm ile abad olunmaz. Maalesef süreci adaletli ve tarafsız yönetemediniz. Nitekim idarenin anlaşmazlık tutumu sonunda sözleşmemizi hep silah olarak dayattıkları yüksek hakem kuruluna sürüklemişler ve pandeminin kahramanları sağlık işçilerimiz asgari ücrete mahkûm edilmiştir. Yüksek hakeme gidilen tüm üniversitelerimiz ile ek protokoller yaptık. Sadece Turgut Özal Tıp Merkezi ve Diş Hekimliği Fakültesi idaresi ek protokol teklifimizi inat ile kabul etmemiştir.”

HASTANE İDARECİLERİ MARKETE GİTTİKLERİNDE AKILLARINA ASGARİ ÜCRETLİ GELMELİ VE VİCDANLARI SIZLAMALIDIR

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy, “TÜRK-İŞ ile hükümetimiz arasında imzalanan kamu çerçeve protokolü ile en düşük kamu işçisi taban ücreti 4.100 TL’ye çekilmiştir. ‘4.100 ün altında kamu işçi taban ücreti kalmamıştır diyen’  Cumhurbaşkanımıza ve çalışma bakanımıza rağmen, inat edenler, bahane üretenler, sağlık işçilerini huzursuz edenler, bu pandemi döneminde sağlık işçilerine zulüm edenler, konforlu koltuklarında huzurla oturamazlar. Bu idareciler markete gittiğinde yağ fiyatlarını, yumurta fiyatlarını görünce hastanesinde asgari ücrete mahkum ettiği bu sağlık işçiler aklına gelmiyorsa, vicdanları sızlamıyorsa, merhamet duyguları kaybolmuş, üzerlerine metal yorgunluğu çökmüş demektir.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığımız tarafından çıkartılan hala yürürlükte olan 696 KHK’nın 112. maddesinde “işçilerin mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere kamu toplu iş sözleşmesi çerçeve anlaşma protokolü imzalanabilir. Bu protokol hükümleri geçerlilik süresi içinde bu madde kapsamındaki idareler ile konfederasyona bağlı olan sendikalar için bağlayıcıdır.” denmektedir.

Devletimizin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı kurumunuzun ismini dahi söyledi ve uyardı, soruyoruz sizlere; daha ne söylemesini bekliyorsunuz. Kanun maddesinde daha ne yazması gerekiyor. Hukuk devletiyiz yasalara uyun. Buradan hastane idaresine tekrar çağrıda bulunuyoruz acil olarak tekrar masaya oturalım Turgut Özal Tıp Merkezi sağlık işçilerimizi hak ettikleri kamu çerçeveye ek protokol ile dâhil edelim bu zulüm sona ersin.

TÜM KAMU İŞÇİLERİ KAMU ÇERÇEVEYE DAHİL EDİLSİN

Maliye Bakanlığına seslenen Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy, “696 KHK’lı işçilerimizi acilen genel bütçeye alın toplu iş sözleşme görüşmelerimde birilerinin keyfine bırakmayın. Devlet imzasının ve çıkardığı kanunun arkasında dursun tüm kamu işçileri kamu çerçeveye dahil edilsin. Sendikamız olarak kamu çerçeve dışında bırakılan kamu işyerlerimiz için hukuki sürecimizi başlattık. Sağlık işçilerimizi, idarelerin keyfine ve nefsine mahkûm etmeyeceğiz. TÜRK-İŞ’imizin katkıları ile 2023-24 yılı yeni sözleşmelerimiz için yüksek hakem kurulu ilke kararı almıştır. Sözleşmelerimiz yüksek hakeme gitse de artık kamu çerçeve anlaşması olarak çıkacaktır. Gelin hatanızdan dönün masada protokol ile kamu çerçeveye dahil edelim. Kamu çerçeveye dahil etmezlerse dava ile kamu çerçeveyi söke söke alacağız. Ne yapsalar kurtulamayacaklar. Tüm kamu işyerlerini kamu çerçeveye dahil edene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Eğilmeyeceğiz, ezilmeyeceğiz, haklı davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Vatanımızdan da, emeğimizden de vazgeçmeyiz. Türkiye’de Türk-İş var.” diye konuştu.